Yeni kurulmuş bir devlet, savaştan çıktık dememiş, yorgunuz dememiş ve artık devlet politikalarıyla vatandaşa sosyal yaşamdan gelişmeler sunmaya başlamıştır. 5 Aralık 1934’te Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınır. Buna da verilmiştir, kazanılmıştır, vb. içinizde istediğiniz hangi kelime uyuyorsa onu seçin, siz bilirsiniz. Ben tanınmıştır demeye daha yakınım, çünkü bir önder savaş sürecinde bile kadın ile erkeğin arasında fark gözetmemiş ve sonrasında bunu resmi hale getirmek için ilk adımı atmıştır. Bu tamamen Atatürk’ün sosyal yaşamdaki kadın-erkek ayrımına üstünü çizmesidir. Çoğu dünya ülkesindeki hatta gelişmiş dediğim ülkeden önce bu adımı atması Türk kadınına hakkını teslim etmesidir. Kadınlar, Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971’de seçmeye ve seçilmeye başlamışlardır. Fransalı kadınlar 1935 yılında bileklerine zincir takarak Paris sokaklarında gösteri yapmışlardır. Avrupalı kadınlar eylemlerinde ‘Türk kadını bizden daha mı değerli’ yazılı pankartlar kullanmışlardır. O görsel sosyal medyada çok paylaşılıyor, buraya ekleyip çoğalmasına destek sağlamayacağım. Sadece yeri gelmişken belirtmek isterim, o kadınların tutumu çok üst perden konuşmak ve Türk kadınını aşağı görmektir. Yeni gelinin benimkinden daha fazla altını var kıskançlığı yapan eltiden farksızdır bu tutum. Hiçbir ülkenin kadını onu da geç insanı bir diğerinden daha az değersiz değildir. Ek olarak Türk kadını cephede çocuğunun üstünden battaniyeyi alıp savaş malzemesinin üstünü örterek var olan ülke için ne kadar değerli olduğunu ortaya koymuştur… Türk kadınını en büyük şansı bunu gözden kaçırmayan ve en önemlisi yurttaş ayırmayan bir kurucuya sahip olmasıdır. Atatürk yaptığı tüm devrimlerle sadece seçme ve seçilme noktasında değil, birçok yönden diğer tüm liderlerden olan farkını göstermiştir".
Yazının devamı için linki tıklayınız>>>>
https://www.kayisikenthaber.com/yazarlar/ozge-sever/turk-kadinini-en-buyuk-sansi/75/
Yorumlar
Kalan Karakter: