Yıkılmanın eşiğinde bir imparatorluk, yaşamını sürdürmeye çalışan hal ve adım adım Kurtuluş Savaşı’na giden kader. Millî mücadele ruhuyla vatanında hür yaşamayı yürekten dilemiş bir halk, yeni bir ülke kurar. Kurtuluş mücadelesini başlatan M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına güvenen insanlar, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla yepyeni bir yaşama başlar. Türk milletine bu yaşam öyle bir günde altın tepsiyle sunulmadığı için kuruluş bir birlikteliktir. Omuz omuza hep birlikte verilen, bu var olma mücadelesi artık hayat bulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm halkını kucaklamıştır.
Yeni kurulmuş bir devlet, savaştan çıktık dememiş, yorgunuz dememiş ve artık devlet politikalarıyla vatandaşa sosyal yaşamdan gelişmeler sunmaya başlamıştır. 5 Aralık 1934’te Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınır. Buna da verilmiştir, kazanılmıştır, vb. içinizde istediğiniz hangi kelime uyuyorsa onu seçin, siz bilirsiniz. Ben tanınmıştır demeye daha yakınım, çünkü bir önder savaş sürecinde bile kadın ile erkeğin arasında fark gözetmemiş ve sonrasında bunu resmi hale getirmek için ilk adımı atmıştır. Bu tamamen Atatürk’ün sosyal yaşamdaki kadın-erkek ayrımına üstünü çizmesidir. Çoğu dünya ülkesindeki hatta gelişmiş dediğim ülkeden önce bu adımı atması Türk kadınına hakkını teslim etmesidir. Kadınlar, Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971’de seçmeye ve seçilmeye başlamışlardır. Fransalı kadınlar 1935 yılında bileklerine zincir takarak Paris sokaklarında gösteri yapmışlardır. Avrupalı kadınlar eylemlerinde ‘Türk kadını bizden daha mı değerli’ yazılı pankartlar kullanmışlardır. O görsel sosyal medyada çok paylaşılıyor, buraya ekleyip çoğalmasına destek sağlamayacağım. Sadece yeri gelmişken belirtmek isterim, o kadınların tutumu çok üst perden konuşmak ve Türk kadınını aşağı görmektir. Yeni gelinin benimkinden daha fazla altını var kıskançlığı yapan eltiden farksızdır bu tutum. Hiçbir ülkenin kadını onu da geç insanı bir diğerinden daha az değersiz değildir. Ek olarak Türk kadını cephede çocuğunun üstünden battaniyeyi alıp savaş malzemesinin üstünü örterek var olan ülke için ne kadar değerli olduğunu ortaya koymuştur… Türk kadınını en büyük şansı bunu gözden kaçırmayan ve en önemlisi yurttaş ayırmayan bir kurucuya sahip olmasıdır. Atatürk yaptığı tüm devrimlerle sadece seçme ve seçilme noktasında değil, birçok yönden diğer tüm liderlerden olan farkını göstermiştir.
Evet, bize çok güzel gelişmeler yaşatan mükemmel bir lidere ve şanlı bir tarihe sahibiz, göğsümüzün kabarma faslı bittiyse eleştiri kısmına geçelim! Tüm dünya ükelerinden önce seçme seçilme hakkına sahip olmuş kadınlar için bakalım veriler ne diyor? Türkiye’de kadın milletvekili oranı %17,3, yerel yönetimde %11, bakan seviyesinde %6. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nın yayımladığı rapora göre, Avrupa’da ulusal parlamentolarda kadın milletvekili oranının en düşük olduğu ikinci ülke Türkiye oldu, son sırada da Malta var. 1971 yılında bizden tam 37 yıl sonra bu hakları elde etmiş İsveç kadını %52 ile 3.sırada. Yeni Cumhuriyet döneminde kadın muhtarlarımız var, belediye başkanlarımız var, eğitim seviyesi arttıkça yenileşme artık olağanlaşmaya döndükçe bu sayılar artması gerekirken, bir arpa boyu yol alınmamış olmasının sebebi ne? Kadınların politikaya atılmaktan korkması mı, yoksa kadınlara fırsat verilmemesi mi? Bence ikincisi çünkü hepimiz biliyoruz ki kadınları siyasetten iten etken erkelerin kendi iktidar mücadelelerinin bir parçası olmak istememeleri. Tansu Çiller’in siyaset yaptığı yılları hatırlayanlar vardır ne kadar sert atmosfer içinde bir kadın olarak var olmaya çalıştığını. Yönetimde hiç mi güzel şeyler olmuyor, bence nadirde olsa oluyor. Daha çok yeni Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Muradiye Mahallesi muhtarı Dilek Demir’in 40 kız çocuğunu erken evlilikten kurtardığı haberini aldık. Bir kadın muhtar 40 kişinin hayatına etki etti. Kendisinin de erken yaşta evlendirildiğini söylüyor Demir. Görüyor musunuz sevgili okur, kadınlar kendi yaralarıyla bile toplumsal kazanç sağlayabiliyor.
Yönetimlerde kadınların daha fazla yer alması, toplumsal sorunların anlaşılması ve daha hızlı çözülmesinde büyük kazanç. Siyasi oluşumların eşitlikçi hareketlerde bulunma vakti geldi de geçiyor bile. Aramıza yıllar koymuş Ata’mıza bu da sizin borcunuz.
Türk siyasi tarihinde ve yönetiminde rol oynamış, seçilmiş ve seçmiş tüm kadınlara sevgiyle.
Dünden bugüne kadın siyasetçiler için bölümü izleyebilirsiniz.
( https://www.youtube.com/watch?v=U9QsNuHUN00)
Yeni kurulmuş bir devlet, savaştan çıktık dememiş, yorgunuz dememiş ve artık devlet politikalarıyla vatandaşa sosyal yaşamdan gelişmeler sunmaya başlamıştır. 5 Aralık 1934’te Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınır. Buna da verilmiştir, kazanılmıştır, vb. içinizde istediğiniz hangi kelime uyuyorsa onu seçin, siz bilirsiniz. Ben tanınmıştır demeye daha yakınım, çünkü bir önder savaş sürecinde bile kadın ile erkeğin arasında fark gözetmemiş ve sonrasında bunu resmi hale getirmek için ilk adımı atmıştır. Bu tamamen Atatürk’ün sosyal yaşamdaki kadın-erkek ayrımına üstünü çizmesidir. Çoğu dünya ülkesindeki hatta gelişmiş dediğim ülkeden önce bu adımı atması Türk kadınına hakkını teslim etmesidir. Kadınlar, Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971’de seçmeye ve seçilmeye başlamışlardır. Fransalı kadınlar 1935 yılında bileklerine zincir takarak Paris sokaklarında gösteri yapmışlardır. Avrupalı kadınlar eylemlerinde ‘Türk kadını bizden daha mı değerli’ yazılı pankartlar kullanmışlardır. O görsel sosyal medyada çok paylaşılıyor, buraya ekleyip çoğalmasına destek sağlamayacağım. Sadece yeri gelmişken belirtmek isterim, o kadınların tutumu çok üst perden konuşmak ve Türk kadınını aşağı görmektir. Yeni gelinin benimkinden daha fazla altını var kıskançlığı yapan eltiden farksızdır bu tutum. Hiçbir ülkenin kadını onu da geç insanı bir diğerinden daha az değersiz değildir. Ek olarak Türk kadını cephede çocuğunun üstünden battaniyeyi alıp savaş malzemesinin üstünü örterek var olan ülke için ne kadar değerli olduğunu ortaya koymuştur… Türk kadınını en büyük şansı bunu gözden kaçırmayan ve en önemlisi yurttaş ayırmayan bir kurucuya sahip olmasıdır. Atatürk yaptığı tüm devrimlerle sadece seçme ve seçilme noktasında değil, birçok yönden diğer tüm liderlerden olan farkını göstermiştir.
Evet, bize çok güzel gelişmeler yaşatan mükemmel bir lidere ve şanlı bir tarihe sahibiz, göğsümüzün kabarma faslı bittiyse eleştiri kısmına geçelim! Tüm dünya ükelerinden önce seçme seçilme hakkına sahip olmuş kadınlar için bakalım veriler ne diyor? Türkiye’de kadın milletvekili oranı %17,3, yerel yönetimde %11, bakan seviyesinde %6. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nın yayımladığı rapora göre, Avrupa’da ulusal parlamentolarda kadın milletvekili oranının en düşük olduğu ikinci ülke Türkiye oldu, son sırada da Malta var. 1971 yılında bizden tam 37 yıl sonra bu hakları elde etmiş İsveç kadını %52 ile 3.sırada. Yeni Cumhuriyet döneminde kadın muhtarlarımız var, belediye başkanlarımız var, eğitim seviyesi arttıkça yenileşme artık olağanlaşmaya döndükçe bu sayılar artması gerekirken, bir arpa boyu yol alınmamış olmasının sebebi ne? Kadınların politikaya atılmaktan korkması mı, yoksa kadınlara fırsat verilmemesi mi? Bence ikincisi çünkü hepimiz biliyoruz ki kadınları siyasetten iten etken erkelerin kendi iktidar mücadelelerinin bir parçası olmak istememeleri. Tansu Çiller’in siyaset yaptığı yılları hatırlayanlar vardır ne kadar sert atmosfer içinde bir kadın olarak var olmaya çalıştığını. Yönetimde hiç mi güzel şeyler olmuyor, bence nadirde olsa oluyor. Daha çok yeni Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Muradiye Mahallesi muhtarı Dilek Demir’in 40 kız çocuğunu erken evlilikten kurtardığı haberini aldık. Bir kadın muhtar 40 kişinin hayatına etki etti. Kendisinin de erken yaşta evlendirildiğini söylüyor Demir. Görüyor musunuz sevgili okur, kadınlar kendi yaralarıyla bile toplumsal kazanç sağlayabiliyor.
Yönetimlerde kadınların daha fazla yer alması, toplumsal sorunların anlaşılması ve daha hızlı çözülmesinde büyük kazanç. Siyasi oluşumların eşitlikçi hareketlerde bulunma vakti geldi de geçiyor bile. Aramıza yıllar koymuş Ata’mıza bu da sizin borcunuz.
Türk siyasi tarihinde ve yönetiminde rol oynamış, seçilmiş ve seçmiş tüm kadınlara sevgiyle.
Dünden bugüne kadın siyasetçiler için bölümü izleyebilirsiniz.
( https://www.youtube.com/watch?v=U9QsNuHUN00)